
Hak-iş Memur-sen Emperyalist İşgali Destekliyor
AKP ne zaman sıkışsa, halkın tepkisi yükselse, Hak-İş ve Memur-Sen imdada yetişiyor. Ayrılmaz ikilinin başka ayrılmazları da var. İHH, Deniz Feneri, Kimse Yok Mu, Yardımeli ve Cansuyu dernekleri.
AKP, Cumhuriyet mitinglerine karşı mitingler örgütlemesi için,2007’de Türk-İş’i sıkıştırmıştı. O zamanki Genel Başkan Salih Kılıç, Türk-İş’in 6-9 Aralık 2007 Genel Kurulunda, baskıları kürsüden anlatmış, ‘buna şiddetle karşı çıktığını’ söylemişti. Aradan fazla zaman geçmedi, Hak-İş ve Memur-Sen’e ‘ilham’ geldi. “Ortak Akıl Hareketi” adıyla platform kuruldu. İlan panoları afişler için kiralandı. Ama bekledikleri ilgiyi göremediler, birkaç mitingden sonra ‘ortak akıl’ bitti.
Hak-İş ve Memur-Sen, AKP’nin AB sevdasına da destek verdiler.Toplantılar düzenlediler, ‘AB’nin Türkiye için ne kadar hayırlı olacağını’ savundular.
Kıbrıs’taki “yes be annem” kampanyasında da yerlerini aldılar.‘Denktaş yönetimi, Rumlarla barışı engelliyor, KKTC’nin AB’ye girişini zorlaştırıyor, Kıbrıs’taki Türklerin çağ atlamasına köstek oluyordu.’
Referandum… Yine destek, yine kampanya… Afişler hazırlandı, toplantılar yapıldı, televizyonlara, gazetelere koştular. ‘Referandumun hayırlara vesile olmasına’ çalıştılar. Başbakan, referandum sonrasında bu iki örgüte teşekkür etti.
İkilinin bağış kampanyaları da var. İşçinin kendilerine emanet ettiği paraları, çeşitli yerlere dağıtıyorlar. Bazı ‘hayırsever’ örgütlerde hemen yanlarında bitiyor. Gariptir ki hep aynı örgütler. Kimler mi? Denizfeneri, Kimse Yok Mu, Cansuyu ve İHH.
Aralık başında iki sendika bir bağış kampanyası daha başlattı. Malum hayırsever örgütler yine oradalar.
Bu kez hükümet hangi konuda zorda, diye bakıyoruz kampanyaya. Evet, şaşırtıcı değil. AKP zorda. Planlarını halka kabul ettiremiyor.
Bu kez konu Suriye…
Ortak açıklamada “Türkiye Cumhuriyeti üzerine düşen görevi yapmıştır ve hiçbir ülkenin üzerine almadığı sorumluluğu üstlenmiştir. 50 bini pasaportlu, 175 bin Suriyelinin Türkiye’de olduğu belirtiliyor. Suriye konusundaki duyarlılığı sadece Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine bırakamayız” diyorlar.
“Bölgedeki diktatörlere ve onların zulme varan uygulamalarına başkaldırı olarak Tunus’ta başlayan süreç daha sonra Mısır, Libya, Yemen, Cezayir, Ürdün ve Suriye gibi ülkelere sıçradı. Birçok ülkede diktatörlerin tasfiyesiyle sonuçlanan süreç Suriye’de tam bir insanlık trajedisine dönüşmüştür” diyor “Arap baharına” övgüler diziyorlar.
Amerika’nın BOP projesi, mazlum ülkelerin rejimlerini ve sınırlarını değiştirme operasyonu, halkların katledilmesi, böyle alkışlanıyor.
Ama Memur-Sen, Hak-İş ve Denzifeneri üzgünler. Her şey iyi giderken şu Esed varya Esed, ilerleyen tekere taş koyuyor. Bu melun adamın haddi bildirilmeli ve Arap baharı Suriye’ye de hakim olmalı.
Gıdaları ise CIA… CIA’nın dünyaya servis ettiği yalanlara sarılıyorlar. “Esed 2 bin 148’i çocuk yaklaşık 50 bin sivili katletti. 250 bin kişi yaralandı, 400 bin kişi tutuklandı ve 100 bin kişi de kayıp” diyorlar.
Çağrılan gazetecilerden, “bu çeteleyi siz mi tuttunuz, bu sayıları nereden aldınız” diye soran olmuyor.
Mehmet Akkaya
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.