22 Ağustos 2016'da eklenmiş, 341 views kişi görüntülemiş
ABD’Lİ Biden Kıbrısı İstemeye Geliyor.
Adres : -
Telefon : -
Faks : -
E-Posta : Sadece gold üyeler ekleyebilir.
Websitesi : Sadece gold üyeler ekleyebilir.

ABD’Lİ Biden Kıbrısı İstemeye Geliyor.

15 TEMMUZ NEYİN YILDÖNÜMÜ?

Bir şey daha dikkatlerimizden kaçtı. 15 Temmuz, Kıbrıs’ta Yunan subayların yönetimindeki Ulusal Muhafız Alayı’nın Cumhurbaşkanı Makarios’u devirip, EOKA-B lideri Sampson’u Cumhurbaşkanı ilân etmesinin 42’inci yıl dönümüydü.

Türkiye’nin Barış Harekâtı da bundan sonra geldi. 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları çerçevesinde 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a çıkarma yapıldı. Kıbrıs Türklerinin “soykırımdan”, devlete uzanan zorlu yolculuğunu anlatmayacağım.

Türkiye’deki 15 Temmuz darbesinden 5 gün sonra Yunan Dışişleri Bakanı Kocias ne söyledi biliyor musunuz; “Kıbrıs’taki işgâl güçlerinin yönetimi ve görevlilerinin Türkiye’deki darbe girişiminde dahli olduğuna dair açığa çıkan bilgi de onaylamak ve desteklemektedir ki, çağdışı garantörlük sisteminin tasfiyesi ve işgal güçlerinin geri çekilmesine dair uzun süredir sahip olduğumuz fikirlerimiz Kıbrıs sorununda çözüm için temel koşullardır. Bu güçlerin Kıbrıs’tan ihracının gerekliliği bir kez daha ispat edilmiştir” dedi.

Yani Kıbrıs’a girişimize vesile olan bir darbenin yıl dönümünde gerçekleşen 15 Temmuz darbesi vesilesiyle Kıbrıs’dan çıkmamız istendi.

Dışişleri Bakanlığı’mızın yazılı “kınamasına” rağmen Yunan Bakan 2 Ağustos’ta bu sözlerini tekrarladı. Bir “esef” açıklaması daha yapan Dışişlerimiz, “1974’te Ada’da gerçekleştirilmek istenen darbenin de Yunanistan cuntası tarafından desteklendiğini” hatırtatıp, “Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakerelerin yoğunlaşarak sürdüğü bu dönemde garantör ülke Yunanistan’ın yapıcı ve gerçekçi bir yaklaşım benimsemesini” istedi.

DARBEDEN SONRA KIBRIS

Biliyoruz ki, Kıbrıs konusunda “kırmızı çizgisi” olan yegâne kurumumuz TSK’ydı.

Ama 15 Temmuz darbesiyle, hem KKTC’deki askeri varlığımız iyice tartışmaya açıldı (Darbecilerin listesinde ‘göreve devam’ diye gösterilen Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral İlyas Bozkurt YAŞ toplantısının ardından emekliliğini istedi. Yine listede gösterilen bazı komutanlar emekliliğe sevk edildi), hem de kanun hükmünde kararnamelerle emir-komuta zincirinin bozulup, gerek Erdoğan, gerek Başbakan Binali Yıldırım’ın “birliklere doğrudan emir verme” yetkisini almasıyla, birçok konuda olduğu gibi TSK’nın Kıbrıs’ta da söz söyleme hakkı ortadan kaldırıldı.

Darbeden sonra KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ankara’ya geldi. Medyaya yansıdığı kadarıyla, görüşmelerde Kıbrıs müzakerelerinden çok “FETÖ operasyonları” ele alındı. Endişem, birilerinin KKTC’de “FETÖ operasyonları” diyerek, yıllardır Ada’dan çıkartılması istenen “Türkiye kökenli yerleşiklerin” örtülü tasfiyesine niyetlenmesidir!..

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Lider Anastasiadis’in kritik toplantıları bu ayın sonunda başlıyor. Kritik, çünkü “garantiler” konuşulacak. Eylül sonu veya Ekim’in ilk haftasında da Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin katılacağı uluslararası bir konferansta, garantiler konusu karara bağlanacak. Bunlar öncesinde Rum lider Anastasiadis’in Kıbrıs için “uluslararası jandarma gücü” istemesi, ABD’nin de “Ada’da belli bir süre için uluslararası bir güç konuşlandırılması” önerisinde bulunması Türkiye’nin etrafındaki çemberin iyice daraltılacağını göstermiyor mu?

Biliyorsunuz son aylarda sık sık Türkiye’nin NATO’dan atılması konuşuluyor. “Türkiye aynı zamanda NATO toprağıdır… Karadeniz NATO gölü olmalıdır…” diyenler için “şantaj” niteliği taşıyan bu vur-kaçın ana hedeflerinden biri, Rum kesiminin NATO üyeliğine koyduğumuz vetonun kaldırılması, ardından Avrupa Ordusu’nun faaliyete geçip, Kıbrıs’ta göreve başlamasıyla birlikte Türk askerinin Ada’dan çıkartılmasıdır.

“Başarılı” 12 Eylül darbesinden 3 ay sonra Kenan Evren ve arkadaşları, Yunanistan’ın NATO üyeliğine ilişkin vetomuzu kaldırmıştı. O günden sonra Yunanistan, ağa babalarıyla birlikte Ege ve Akdeniz’de kazandığımız ne varsa, diplomasi masasında birer birer aldı.

“Başarısız” olduğu vurgulanan 15 Temmuz darbesinin inşallah böyle bir sonucu olmaz.

Ama maalesef şundan eminim; ABD Başkan Yardımcısı Biden Fetullah Gülen’i vermeye değil, Kıbrıs’ı “istemeye” geliyor.

Kıbrıs’ı vermeyi aklının ucundan dahi geçiren varsa!.. Şu bilinsin ki; Sadece Türkiye’yi değil, kendilerini de bitirirler.

Müyesser Yıldız

Odatv.com

İlgili Terimler :

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.